Türkiye’de Arkeoloji ve Kazı Araştırma Teknikleri

Dea Dia

New Member
Türkiye’de Arkeoloji ve Kazı Araştırma Teknikleri

Arkeoloji sözcüğünden başlayalım. Yunanca Arkheos (eski) ve Logos (bilim) kelimelerinin birleştirilmesiyle türetilmiş bir kelimedir. Yani ‘’Eskinin Bilimi’’ anlamına geliyor. Türkçe’de ise bu bilim dalı, tarihi eserlerin bulunma şekline atıfta bulunarak ‘’Kazı Bilimi’’ olarak isimlendirilmiştir.

Kazı, yüzey araştırması ve benzeri araştırma yöntemleri ile gün yüzüne çıkarılan tarihi eserleri, kültürel, sanatsal, ve tarihsel yönden incelen bilim dalıdır Arkeoloji.

Aynı zamanda Arkeoloji’yi; İnsanoğlunun elinden çıkmış olan maddi kültür kalıntılarının yardımıyla Antik Çağı ve Kültürünü aydınlatmaya ve kurgulamaya çalışan bir bilim olarak tanımlayabiliriz.

Arkeoloji nasıl işler ?

Öncelikle tanımlama ve sınıflandırma yapar. Elde ettiği bulguları, tarihsel belgeler ile karşılaştırır ve değerlendirir. Arkeoloji’nin ortaya çıkışı ise çok eski sayılmaz.

Tabi Arkeoloji’yi bir bilim dalı olarak ele alırsak yeni diyebiliriz. 15. Ve 16. Yüzyılda Rönesans ile birlikte Antik Çağa, özellikle Antik Yunan’a büyük bir ilgi olmuştur. Antik Çağa ait eserler incelenmeye ve belgeler karıştırılmaya başlanmıştır.

arkeoloji ve kazı araştırma teknikleriarkeoloji ve kazı araştırma teknikleri

Arkeoloji sözcüğünden başlayalım. Yunanca Arkheos (eski) ve Logos (bilim) kelimelerinin birleştirilmesiyle türetilmiş bir kelimedir. Yani ‘’Eskinin Bilimi’’ anlamına geliyor. Türkçe’de ise bu bilim dalı, tarihi eserlerin bulunma şekline atıfta bulunarak ‘’Kazı Bilimi’’ olarak isimlendirilmiştir.

Kazı, yüzey araştırması ve benzeri araştırma yöntemleri ile gün yüzüne çıkarılan tarihi eserleri, kültürel, sanatsal, ve tarihsel yönden incelen bilim dalıdır Arkeoloji.



Aynı zamanda Arkeoloji’yi; İnsanoğlunun elinden çıkmış olan maddi kültür kalıntılarının yardımıyla Antik Çağı ve Kültürünü aydınlatmaya ve kurgulamaya çalışan bir bilim olarak tanımlayabiliriz.

Arkeoloji nasıl işler ?

Öncelikle tanımlama ve sınıflandırma yapar. Elde ettiği bulguları, tarihsel belgeler ile karşılaştırır ve değerlendirir. Arkeoloji’nin ortaya çıkışı ise çok eski sayılmaz.

Tabi Arkeoloji’yi bir bilim dalı olarak ele alırsak yeni diyebiliriz. 15. Ve 16. Yüzyılda Rönesans ile birlikte Antik Çağa, özellikle Antik Yunan’a büyük bir ilgi olmuştur. Antik Çağa ait eserler incelenmeye ve belgeler karıştırılmaya başlanmıştır.



İlk kazılar ise 18. Yüzyılda M.S 79 yılında Pompei’de yapılmıştır.Bir çoğunuzun bildiği gibi bu bölgede bulunan Vezüv yanardağının patlaması sonucunda lavlar ve küller altında kalan Pompei ve Herkulaneum şehirleri ilk arkeolojik çalışmalar için uygun bir ortam sağlamışlardır.

Burada yapılan kazılar aynı zamanda Arkeoloji biliminin kuramsallaşmasını sağlamıştır.

2-1.jpg


Tabi burada önemli bir isimden bahsetmek gerek. Johann Joachim Winckelmann’ın Pompei şehri kazı buluntuları üzerine yaptığı değerlendirmeler bu yeni bilim dalının kuramsallaşması adına ilk ve en güçlü adımdır.

Peki Winckelman nasıl kuramsallaştırdı bu bilim dalını ? Öncelikle buluntuları malzemelerine ve biçimlerine göre sınıflandırarak tanıttı. Böylece geçmişin aydınlatılması için kazı biliminin gerekliliğini ortaya koydu.

Daha sonraki önemli gelişme ise Napolyon’un 1789’da Mısır işgalinde gerçekleşti. Napolyon savaşa giderken yanında bazı bilim adamlarını da götürdü.

Bu bilim adamları 1808- 1825 yılları arasında Description de L’Egypte (Mısır’ın Tanımı) adlı eserlerinde Mısır’a ait bulgularını yayımladılar.

Bu bulgular ışığında Jean François Champallion Mısır Hiyerogliflerini çözmeyi başarmıştır. Ardından 1846 yılında Creswicke Rawlinson çivi yazısını çözdü ve 19. Yüzyılda Mezatoptamya kazılarının başlamasına vesile oldu.

Türkiye’de Arkeoloji

Peki bizde Arkeolojik gelişmeler hangi yıllarda oldu ve kimler tarafından yapıldı şimdi onlara göz atalım.

İlk olarak 1846 yılında Fethi Ahmet Paşa önderliğinde ilk Arkeoloji müzesi Abdül Mecit döneminde kurulmuş ve müzeye eser toplanmaya başlanmıştır. 1874 yılında ise Asar-ı Atika Nizamnamesi kabul edilmiştir. Bu Nizamnameye göre ; ‘’ Çıkan eserlerin üçte biri Osmanlı İmp.’nun, üçte biri çıkaranın ve üçte biri toprak sahibinin olacaktı.

1877 yılında Osman Hamdi Bey müze komisyonuna seçildi ve 1881 yılında başkan oldu. 1884 yılında ise 2.Asar-ı Atika Nizamnamesi’nin çıkarılmasını sağladı.

Bu Nizamnameye göre ; Osmanlı topraklarında kazı yapma hakkı sadece Osmanlı’ya ve çıkan eserler sadece Osmanlı İmparatorluğuna ait olacaktı.

Osman Hamdi Bey yapılan kazılara bizzat katıldı ve gelişmeleri yakından takip etti. 1883 yılında Nemrut Dağında çalışmalar yaptı. 1899 yılında İstanbul Arkeoloji Müzeleri açıldı.

Ülkemizde başlayan kazı çalışmaları

Charles Texier, Boğazköy 1834
W.C Hamilton, Alacahöyük 1835
Schiliemann, Truva 1871
O.Benndorf, Efes 1897
T.Wiegand, Milet 1899 ve Didim 1904
C.Butler, Sardes 1910

Ayrıca Arkeoloji’ye dair diğer önemli gelişmeler ;

1920 yılında Türk Asar-ı Atika Müdürlüğü kuruldu,
1912 Kültür Müdürlüğü
Yine bu yıllarda Tahsin Özgüç, Ekrem Akurgal, Sedat Alp, Arif Müfit mansel gibi arkeologlar yurt dışında yetiştirilmek için gönderildi.
1931 yılında Türk Tarih Tetkik Cemiyeti,
1934 yılında Türk Arkeoloji Enstitüsü,
1935 DTCF (Dil Tarih Coğrafya Fakültesi) kuruldu.

Arkeoloji o dönemlerde tüm Dünyada hızla yayılarak önemli bir bilim dalı haline gelmiştir. Bu bilim dalı pek çok yeni bilim dalının türemesine sebep olurken, daha önce var olan bilim dallarından da faydalanarak iyice güçlenmiştir. Bunlara örnekler verecek olursak ;

Tarihi Coğrafya ; Coğrafya-siyasi bölgeler ve içindeki şehirlerin tarihini ve birbirleri ile olan ilişkilerini inceler.

Toponomi ; Yerlerin ve Şehirlerin adlarını, kökenlerini ele alır. Tarih ve Coğrafya’ya yardımcı bir bilim dalıdır.

Filoloji ; Dil bilimi

Epigrafi ; Yazı okuma- çözme ile ilgili bir bilim dalıdır.

Nümizmatik ;
Geçmişte yaşayan toplumların kullandıkları sikkeleri (para) inceleyen bilim dalıdır.

Arkeometri ; Kimyasal Analizler ile yapıtların incelenmesini sağlayan bilim dalı.

Mimarlık Tarihi ; İnsanların ilk mimari çalışmalarından günümüze kadar olan mimari faaliyetlerini inceler. Sanat Tarihi ve Arkeoloji için en önemli bilim dallarından biridir.

Jeomorfoloji ; Yeryüzünün yüzey şekillerinin tamamlanmasını ve oluşum süreçlerini inceleyen bilim dalıdır.

Ayrıca Dinler Tarihi, Edebiyat, Paleobotani, Paleozooloji gibi bilim dalları da vardır.

Yüzey Araştırması ve Kazı Çalışmaları

Öncelikle kazı alanı tespit edilir. Tespit edilirken Tarihi kaynaklardan (seyahatnameler, vakıflar, siciller, yazıtlar, diğer dönem kaynakları) Hava fotoğrafı ve uydu görüntüsünden faydalanılır.

Daha sonra tespit edilen alanda Yüzey ya da yüzey altı araştırması yapılır. Bu araştırmalar ; Survey ( Yüzey Araştırmaları ) GPR ( Ground Penetrating Radar ) MR ( Manyetik Rezonans) olmak üzere üçe ayrılır.

Daha sonra yapılacak olan araştırmalar planlanır. Bu plana göre öncelikle çalışma öncesi bilgi toplanır daha sonra sermaye planlanır ve son olarak izin ve ruhsat çıkartılır.

Bütün bunlar tamamlandıktan sonra artık ekibinizi oluşturabilir ve malzemeleri toplayabilirsiniz.
İşte Kazı Çalışması için her şey hazır. Şimdi kazı alanını hazırlama zamanı. Önce kazı planlaması yapılır. Sonra Kazı Evi ayarlanır. Barınma sorunu halledildikten sonra bir kazı için önemli olan diğer iki unsur olan Laboratuar ve Depo oluşturulur.

Bunlar halledildikten sonra kazı başlar ve Veri Toplama – Belgeleme aşamalarına geçilir. Bulunan eserler tanımlanır, sınıflandılır, envanterlenir, tarihlendirilir ve yorumlanır. Koruma altına alındıktan sonra bu eserler üzerinde Konservasyon ve Restorasyon çalışmaları başlar.

Son aşama ise Sonuçlandırma çalışmasıdır. Sonuç Raporu hazırlanır, durum değerlendirilir ve yayın aşamasına geçilir.

Peki Kazı Ekibi kimlerden oluşur ?

Kazı Başkanı
Kazı Başkan Yardımcısı
Heyet Üyeleri
Bakanlık Temsilcisi
Arkeolog
Sanat Tarihçi
Antropolog
Tarihçi
Mimar
Epigraf
Restorasyon Uzmanı
Konservasyon Uzmanı
Arkeometri Uzmanı
Topografi Uzmanı
Botanik Uzmanı
Biyoloji Uzmanı
Alan Sorumluları
Öğrenciler
İşçiler

Peki binlerce medeniyet, onlarca yapı nasıl oluyor da ayaklarımızın altında yatıyor. Bir gün bizde birilerinin Arkeolojik araştırması olabilir miyiz ? Bunu şöyle açıklayayım ;

İklim şartları, depremler, erozyonlar ve sel gibi doğal etkenler. Çürüme, hayvanlar ve bitkiler gibi biyolojik etkenler yerleşim alanlarını zamanla yok eder. Bitki örtüsü sayesinde insanlığın yaptığı mimari yapılar yeniden toprağa döner.

Malzeme ne olursa olsun, insan bakımından mahrum kalmış bir yapı kısa zamanda yıkılır ve bitki örtüsü ile kaplanarak tümüyle kaybolur.
Yerleşmeler terk edildilir, saldırıya uğrar ya da doğal afetlere maruz kalır.

Bütün bu kötü olaylardan sonra medeniyetler yok olur ve yeni medeniyetler yeni yerleşimleri yine eski yerleşmelerin üzerine kurarlar. Bunun sebebi ise daha önceki yerleşim yerinin doğal su kaynaklarına, ticari yollara ve savunmaya elverişli olmasıdır.

Böylece aynı yerleşim yerinde tekrar tekrar medeniyetler yıkılır ve üzerlerine yeni medeniyetler kurulur ve çok katmanlı yerleşimler yani ”Höyükler” ortaya çıkar. Anadolu’nun hemen hemen her yerinde yapı malzemesi kerpiç olduğundan höyüklerde katmanlaşma sıklaşır.

Sizlere Arkeoloji’nin dünyada ve bizde nasıl ortaya çıkıp ilerlediğinden ve Arkeoloji biliminden bahsettim. Kazı araştırmalarını özetle açıklamaya çalıştım. Umarım beğenirsiniz.



Kaynak ;

Yrd.Doç.Dr Gökçen Kurtuluş ÖZTAŞKIN ”Kazı Araştırma Teknikleri ve Türk Arkeolojisi”
 
Üst