Fatih Altaylı - Ak'ım derken

R

Rima

Guest
Ak'ım derken

Türkiye’de savaşı aşı karşıtları kazanıyor.

Bilimsel şeffaflıktan oldukça uzak olduğunu salgın sürecinde gördüğümüz Sağlık Bakanlığı, sırası gelen yaş ve iş gruplarında aşı olma oranının ne olduğunu açıklamıyor ama sağlık çalışanlarından gelen saha bilgileri, randevu alanlardan bile epey bir gelmeyen olduğunu söylüyor.

Randevu dahi almayanların sayısı ve oranını ise hiç bilmiyorum.

Tahminler yüzde 30’lar civarında olduğu.

Dün bir Ege kasabasında domates aldığım 65 yaşlarındaki köylü teyze bu duruma oldukça sinirliydi, “Zorla yapacaksın zorla. Yoksa bu bela başımızdan gitmeyecek” diyordu.

Ama zorla aşılama diye bir şey ne demokrasilerde ne de yarı demokrasilerde mümkün olan bir şey değil.

Zorla aşılama ancak baskı rejimlerinde, insan haklarına saygının olmadığı yerde olur.

Kimsenin bir başkasının vücuduna zorla bir şey zerk etme hakkı olamaz, bunun şifa olduğu kesin olsa bile.

Bu yüzden ancak isteyen aşı olur, istemeyen olmaz.

Bildiğimiz şu ki, aşı olmayı reddedenlerin yüzde 30’u civarında bir oran bu hastalığa yakalanacak.

Onların da yaklaşık yüzde 1’i ölecek.

Yine aşı olanların sayısı arttıkça aşı olmayanların da hayatta kalma ihtimalleri artıyor.

Aşı karşıtlığı böylesi yüksek bir seviyede iken siyasetçilerin hatalı açıklamaları da bu karşıtların ekmeğine yağ sürüyor.


Birkaç gün önce Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank yerli aşı daha az zararlı olacak ya da hiç zarar vermeyecek gibi bir cümle kurdu.

Bakan aslında yerli aşı çalışmalarının geldiği noktayı vurgulamak ve yerli aşıların kaliteli olduğunu söylemek istiyordu ve Türkiye'de geliştirilen aşının, seçilen virüs nedeniyle daha avantajlı bir aşı olduğunu anlatmaya çalışıyordu ama söyledikleri tam tersi bir etki yaptı.

Çünkü o kadar detayı kimse görmedi, okumadı.

Sadece "Daha az zararlı" bölümü başlığa çıktı ve akıllarda sadece o kaldı.

Aşı karşıtlarının “Bakın Bakan da söylüyor kullanılan aşılar zararlı” demelerine zemin hazırladı.

Üstelik de Bakan Varank’ın cümlesinin hiçbir bilimsel temeli yok.

En azından şimdilik.

Çünkü yerli aşıların en ilerlemişi şu an 2. faz denemelerinde.

Büyük bölümü 1. fazı tamamlamaya çalışıyor.

Yani şu anda uygulanmakta olan aşılara nazaran ne durumda olduklarını bilmemize imkan yok.

Bırakın zararlı olup olmadığını, etkili olduğunu bile henüz bilmiyoruz.

Bu nedenle benim sorumlu konumdaki kişilere tavsiyem sorumlu davranmaları.

Çünkü bazen "Akım" derken tam tersini de söylemiş olabiliyoruz.

Sayın Bakan ne der bilmiyorum ama biz buna “mefhumu muhalif” diyoruz.

Alıntı.
 
Üst