Kutsal Mızrak

Painfully

Well-Known Member
Kutsal Mızrak

Naziler bir grup arkeoloğu dünyanın çeşitli yerlerine yollayarak, her tür dinsel ve kutsal eşyanın bulunmasını ve getirilmesini amaçlamışlardı. Bu konuda Hitler´in hırsının sınırsız olduğu anlatılıyordu. Alman arkeologlarının maceraları günümüz sinemasında bile kullanıldı. "İndiana Jones III/Kutsal Kadeh" bu konuyu işliyordu. İsa´nın bedenini saplandığı kabul edilen Kutsal Mızrak şu anda Viyana´da ama daha önemlisi mızrağın ucu, Hitler´e kadar uzanan inanılmaz bir etkiye sahip olması. Mızrağı eline alan tarihsel kişilikler öylesine şaşırtıcı ki, bilinmeyen bir gücün varlığı ister istemez akla geliyor.

Film, sadece bir öyküdür, kötü Naziler´le, süper kahraman bir arkeoloğun doğaüstü güçleri içeren kayıp bir hazinenin peşinde birbirleriyle mücadele etmelerini anlatır. Gerçek öykü senaryoya ilham vermiş ve film boyunca ana fikre sadık kalınmıştır. Öykü, 2000 yıl önce başlar... İncil´e bize anlattığına göre Hz. İsa´nın haça gerildiği Cuma gününde Yahudiler, Roma Valisi Pilate´ye giderek İsa´nın bedenini yanında haça gerilen hırsızların bedenleriyle beraber almak isterler. Çünkü bedenlerin, kutsal Sabbath gününde (Cumartesi) haçta kalmalarını istememektedirler. Ama aslında bir insanın haça gerilerek idam edilmesi cezası hemen sonuçlanmamaktadır, ölüm günler sonra gerçekleşmekte, kurban günlerce haça asılı olarak can çekişmektedir. Süreci kısaltmak için, kurbanların bazen bacakları kırılırdı; İsa´nın yanında haça gerilen hırsızlar böyle öldürüldüler. Romalı askerler İsa´nın yanına geldiklerinde, içlerinden Longinus adlı birisi, İsa´nın hemen hemen ölmüş olduğunu diğerlerine göstermek için, mızrağını Peygamber´in böğrüne sapladı. Açılan yaradan kan ve su döküldü (Öyleyse, midesi de delinmişti). Artık bacak kemiklerinin kırılmasına gerek yoktu. Bu olay, bazı Hıristiyanlar´a göre, Tevrat´ta kehanet edilmiştir; Mesih mızraklanacak, kemikleri kırılmayacaktır ve mızrak kutsal bir dinsel eşyaya dönüşecektir. Açılan yara onun ölümünün ve yeniden doğacağının kanıtıdır.

Krallar onu taşıyarak, dünyayı feth ettiler...

Günümüzde bile birçok tarihi mızrağın, İncil´deki öyküde adı geçen "Kutsal Mızrak" olduğu iddia edilir. Bunlardan bir tanesi ilgi çekici olduğu kadar, belki de en eskisidir ve şu anda Viyana´daki Hofburg Müzesi´nde bulunmaktadır. Mızrağın kökeni araştırıldığında, Hıristiyanlığın ilk kez benimseyen Roma İmparatoru Büyük Constantine´e kadar ulaşılır yani 4. Yüzyıl başlarına... Mızrağın önemli savaşçılar tarafından kullanıldığı kabul edilmektedir, bu savaşçıların arasında Theodosius´un, Roma´yı yağmalayan Alaric´in, 733´de İslam savaşçılarının ilerlemesini durduran Charles Martel´in, Büyük Kral Charlemagne´ın ve Haçlı liderlerinden Alman İmparatoru Frederick Barbarossa´nın adları geçer. Mızrağın çevresinde oluşan efsane öylesine gelişmiştir ki, ele geçirenin dünyayı fethedeceğine inanılmıştır. Napoleon, Austerlitz Savaşı´nın ardından mızrağın bulunması ve kendisine getirilmesini emretti ama mızrak kent dışına kaçırıldı ve Napolyon´un eline geçmesi yaşamlar pahasına engellendi. Efsaneye göre, elinde taşıdığı bu mızrakla 47 savaş kazandı, ölümünün nedeni bir kaza geçirmesiydi, elinden mızrağını düşürünce atından yuvarlanmış ve ölümcül bir yara almıştı. Aynı kaderi Barbarossa paylaştı, ordusuyla çılgınca akan bir nehri geçmeye çalışırken, mızrağı bir an için elinden kaçırdı ve o anda sulara düştü ve akıntıya kapıldı. Kurtarıldıktan birkaç gün sonra zatürreden öldü. Söylencelere bakılırsa, Kutsal Mızrak ancak kendisini tutanları ölümden koruyordu. Mızrak sonunda Avusturya-Macaristan Krallığı´nı yöneten Hapsburg Hanedanı´nın elindeydi, 1912´de Hofburg Müzesi´ndeki koleksiyonun bir parçası oldu ama bu arada Hanedan ortadan kalktı, İmparatorluk parçalandı.

Ve sonuncu fatih Hitler´miydi?

1912 yılının Eylül ayında Viyana´da yaşayan genç bir suluboya ressamı müzeyi gezerken mızrağın öyküsünü öğrendi. Genç ressamın adı Adolf Hitler´di, o gün yanında Müze görevlilerinden Dr. Walter Stein tesadüfen bulunuyordu; yıllar sonra Stein Hitler´i hatırlayarak, anısını şöyle anlattı; "İkimiz yanyana Kader Mızrağı´nın önünde durduk. Gördüğüm kadarıyla Hitler derin bir transa girmişti, sanki büyülenmişti. Bilincini yitirmiş gibiydi, duyuları yok olmuştu. Öylesine dakikalarca kaldı." Yine yıllar sonra Hitler şöyle diyecekti; "Hiç ses çıkarmadan dakikalarca öyle kalmıştım, çevremle ilişkim kesilmişti. Mızrağın saklı veya çok gizli bir iç anlamı vardı ve o an için sakınmam gerekiyordu, o saklı anlama doğru çekildiğimi hissettim ve bilincimi yitirdiğimi biliyordum. Emin olduğum bir başka şey, tarihin çok gerilerinde bir yerde onu elimde tuttuğumdu. Bu benim güç kaynağım, totemimdi ve ben dünyanın kaderini ellerimde tutuyordum." Hitler, mızrakla kendisinden önce yaşayan fatih Alman liderlerinin arasındaki mistik ilişkiyi görmüştü. 14 Mart 1938´de gücünün doruğuna erişerek, Alman Şansölyesi oldu ve Avusturya´yı işgal eder etmez, mızrağı ve koleksiyonun kalanını getirterek, Nazi Hareketi´nin kalbi olan Nuremberg´e götürülmesini emretti. 13 Nisan´da mızrak, zırhlı bir trene konularak, yola çıkarıldı. St. Catherine Kilisesi´nde saklandığı süre boyunca, Hitler´in askeri kampanyasının en değerli parçası olarak kullanıldı. Ekim 1944´de, Müttefiklerin ilerlemesi son noktaya ulaşmadan biraz önce, mızrak ve koleksiyonun diğer kısmı, bombardımandan korunması için özel olarak hazırlanmış bir yeraltı sığınağına taşındı. Altı ay sonra, 30 Nisan 1945´de saat ikiyi on geçe, Amerikan askerleri sığınağı buldular ve mızrağı ele geçirdiler. Bu andan altı dakika sonra, Adolf Hitler Berlin´deki sığınağında kendi elleriyle öldü. Büyü bitmişti.

Mızrağın gücünün ardında ne var?

Bugün Kutsal Mızrak Hofburg Müzesi´ne geri döndü. Gücü gerçek mi? Sıradan bir eşyanın ötesine geçen bir enerjiyi gerçekten harekete geçiriyor mu? Savaşın güçlü ismi Amerikalı General George S. Patton böyle düşünüyor; savaşın ardından mızrağın kendisini büyülediğini söylemiş ve tarihsel araştırmalar yapmıştı. Ama hala kesin olarak ele geçirilmiş bir ipucu yok. Acaba mızrağın bir tür mistik gücü mü var? İncil ona özel bir yer vermiyor; göründüğü kadarıyla sadece bir Romalı´nın silahı. Belki de daha önemlisi, kuşkucuların dikkat çektikleri konu yani III. Reich´ın yıkılışıdır. Hitler´in mızrağı yitirmesinden önce, mızrağın gücü sahibinin kafasında çoktan yok olmuş, tükenmişti. Hitler, artık Kutsal Mızrağa inanmıyordu.​
 
Üst