Karmaşık Duygular...

  • Konbuyu başlatan Rima
  • Başlangıç tarihi
R

Rima

Guest
Bazen kendimi oskarlık bir oyuncuymuşum gibi hissediyorum. Sanki hayat bir sahne ve ben bu sahnede takdire şayan performanslar sergiliyorum. Kendi hayatımı değil de bir senaryoyu canlandırıyor gibiyim.

Sanki bu tiyatro bitse herşey tepetaklak olacak gibi bir hissiyat ile başlıyorum her günüme. Memnun gibiyim aslında bu rolü üstlenmekten ama memnuniyetsizim de kendime böyle misyonlar yüklemekten.

Bazen tüm güçsüzlüğümle dizlerimin üzerine çöküp hayata isyan ede ede ağlamak istiyorum. Ama üstlendiğim ya da üstlenmek zorunda bırakıldığım o karakter buna izin vermiyor bir türlü. Bu tiyatro sahnesinde ağlamaya yer yok diyor sanki o misyonsuz misyonum.

Ağız dolusu küfürler biriktiriyorum bazen içimde. Sadece içimde biriktirebiliyorum bütün isyanlarımı. Patlama noktası nedir ben o durumu uzun zamandır sanki hiç yaşamadım. Kendi kendime yabancılaşıyor muyum acaba sorusuna da kendim bile cevap veremiyorum.

İnsanın kendisi ile böyle taarruzlara girmesi ne acı aslında. Bazen acıyorum kendime. Aynanın karşısında gördüğüm ben, ben değilim zaten. Kendi içinde verdiği savaşta yorgun düşer mi insan? Ben yorgunum. Sanki şiddetli bir rüzgar esse yıkılacak gibiyim. Yıkılacağım ve bir daha ne o rüzgar duracak ne de ben bir daha ayağa kalkacağım.

Ama hayır, yine o oskarlık oyuncu devreye girerdi sanırım. Omuzlarımdan tutar silkelerdi beni, kendime getirirdi. Tokat gibi yüzüme vururdu tüm gerçekleri. Güçsüz olmak ne haddime. Güçsüz olmayı düşünmek bile haddime değil.

Velhasıl kelam; teslimiyet bazen kendini iyi hissetmeye yetse de, bazen de insanı yiyip bitiren, kendi kendine yabancılaştıran bir duygu.
 
Üst